Okullar açılmaya yaklaşırken birçok aile, çocuklarının kaygılarını nasıl yönetecekleri konusunda kendini çaresiz hissediyor. Özellikle de en sık rastlanan sorunlardan biri olan aşırı düşünme bu dönemde daha görünür hale geliyor. Çocuklar defalarca aynı soruları soruyor, kendilerini rahatlatacak yanıtlar arıyor, ancak ne kadar cevap verilse de kaygıları azalmıyor.
Aslında bu noktada anne babaların çoğu farkında olmadan bir tuzağa düşüyor. Tekrar tekrar güvence vermek, çocuğun kaygısını azaltmıyor; aksine güçlendiriyor. Çünkü çocuk, rahatlamayı kendi içinden değil, sürekli dışarıdan almayı öğreniyor. İşte tam bu noktada yapılabilecek en önemli şey, “sürekli yatıştıran ebeveyn” olmaktan “zihinsel mentör” olmaya geçmek.
Zihinsel mentör olmak, çocuğunuza hazır cevaplar sunmak değil; onun kendi iç sesini bulmasına yardımcı olmak demektir. Çocuğunuz “Sence bu sınavda başarısız olur muyum?” diye sorduğunda, doğrudan “Hayır, olamazsın” demek yerine, “Bunu kendi sakin sesine sorsak ne derdi?” diyebilmek… Böylece çocuk, kaygısıyla başa çıkmayı öğrenmeye başlar.
Aynı durum duygusal zorluklarda da geçerlidir. Çocuğunuz ağlarken ya da paniklerken hemen çözüm üretmek yerine yanında oturup “Bu kaygı duygusu zor, biliyorum. Ben de iş yerinde zorlandığımda benzerini yaşıyorum” diyebilmek, onun duygusunu geçiştirmeden paylaşmaktır. Çocuk böylece, duygularının görülüp kabul edildiğini hisseder.
Bazı durumlarda çocuğun düşünceleri değil, bedeni sakinleşmeye ihtiyaç duyar. Özellikle gece yatarken “Ya uyuyamazsam, ya yarın kötü geçerse” gibi düşünceler peşini bırakmadığında, mantıklı açıklamalar işe yaramaz. Bunun yerine nefes egzersizleri, soğuk bir objeyi tutmak ya da “Bu düşünceyi yarına bırakabilirim” gibi kısa cümleler zihni sakinleştirebilir.
Bir de davranışsal olarak “inat” gibi görünen durumların altında aslında aşırı düşünme olabilir. Örneğin çocuğunuz ödevini sürekli erteliyorsa, bu tembellikten çok “Mükemmel yapamazsam rezil olurum” düşüncesinin yarattığı kaygıdan kaynaklanıyor olabilir. O an onu azarlamak yerine, “Belli ki beynin kusursuz olmasını istiyor. Bu sese birlikte karşılık verelim mi?” demek, süreci başlatmak için yeterli olabilir.
Sonuç olarak, çocuğunuza yardımcı olmak için mükemmel olmanız gerekmez. Onun yanında, dikkatini kaygıyı yatıştırmaktan çok zihinsel dayanıklılığı artırmaya vermeniz yeterlidir. Tekrar tekrar güvence vermek yerine, çocuğunuzun kendi iç gücünü bulmasını desteklediğinizde, hem kaygısı azalır hem de özgüveni artar.